Tarihde Bilinen Meşhur Engelliler Kimler?

Raporla
Soru

Lütfen bu soru ile ilgili eklemek veya paylaşmak istediğiniz düşüncelerinizi kısaca yazın.

Raporla
İptal

Meşhur Engelliler Kimler? Haklarında Kısa Bilgiler Varsa Paylaşabilir misiniz?

Cevap ( 1 )

  1. Lütfen bu cevabın neden rapor edilmesi gerektiğini düşündüğünüzü kısaca açıklayın.

    Raporla
    İptal

    Bilinen en eski özürlülerden biri, adı Tevrat’ta geçen Tobie. Tobie fakirlere iyilik etmeyi seven birisi. Her yeri arar onları bulurmuş. Bir gün böyle bir arayış içinde iken yoruluyor, bir ağaç altına oturup, uykuya dalıyor. O sırada bir kırlangıç yuvası gözlerinin üstüne düşerek, bir anda görme gücünü yok ediyor. Tobie sıçrayarak uyanıyor ve hemen gözlerini kaybettiğini anlıyor. Yüzünü semaya kaldırarak “Ya Rabbi, senin herşeyinde bir hikmet vardır, senin her hükmün doğrudur, adildir. Görme gücümü benden aldığın için, sana hamd ü senalar olsun” diyor. Uzun seneler sonra Tobie’nin gözleri yeniden açılıyor.

    Samson, gücünü saçlarından alan kahraman. Düşmanları saçlarını kesip, gözlerini kör ediyor ve onu hapse atıyorlar. Fakat rivayete göre gözleri dua ile açılıyor.

    Homeros M.Ö. X. yüzyılda Antik Yunan’da yaşayan “Tarihin Babası” İliada ve Odise’nin yazarı.

    Ebu’l—Alâ—el Maari, X. yüzyılda Suriye’de yaşayan Arab şairi. Dört yaşında çiçek hastalığından gözlerini kaybetmiş. Arab dili ve edebiyatının en büyük ustalarından birisi. Yunan ve Hint felsefesini bilir, çok güzel satranç oynarmış. Kuzu ile kurt hikayesinin ona ait olduğu söylenir. Hicaz’a gidip gelmiş, yolda deve üstünde bir vahadan ayrılırken devecinin “Başını eğ, üstünde dal var” ihtarını dönüşte de aynı yerden geçerken tekrar uygulayınca yeni deveci ne yaptığını sormuş, o da başını ağaç dalından koruduğunu söylemiş. Gerçekten de orada dalları kurumuş bir ağaç varmış.

    Michael—Ange, İtalyan heykeltraş, ressam, mimar, şair ve mekanikçisi. Çok çalışma sonunda görme gücünü kaybetmiş. Ömrünün son devirlerinde müzeleri gezer, eski Yunan heykellerini elleri ile okşayarak, hayranlık raşeleri geçirirmiş.

    Pisa’lı bilgin Galileo, ölümünden dört yıl önce aniden kör olmuş, ama çalışmalarını aksatmadan sürdürmüş. Dünyanın dört bir yanından geçenler, onun ilmini öğrenmek için gelirler, koltuğunun etrafında oturup, ondan kainatın sırlarını dinlerlermiş. Galileo deneysel çalışmalarına kör olduktan sonra da devam etmiştir.

    Ömrünün sonuna doğru kör olan İngiliz şairi Milton küçük kızının da yardımıyla okumaya ve yazmaya ara vermemiş. İngiliz tarihinin ve dünyanın en güzel eseri olan “Kaybolan Cennet” adlı eserini gözlerini kaybettikten sonra kaleme almış.

    Beethoven, sağır olmuştur, Moulin—Rouge Toulouse—Lautrac cüce ve bedensel özürlüdür. “Zamanın kısa tarihi”adlı tarihî eseri kaleme alarak koca koca yıldızları kara kuyulara akıtan büyük İngiliz fizikçisi Dr. Stephan Hawking sinir sistemindeki bir bozukluk nedeniyle 20 yaşından itibaren tekerlekli sandalyeye bağlı olarak yaşamasına rağmen, çalışmalarına yeni başarılar eklemiştir. Vücudu tutmayan Hawking, dünyayla iletişimini sadece gözleriyle sağlıyor. “Zamanın Kısa tarihi”ni göz işaretleriyle yazdı. Sesiyle 20. asrın Süleymaniyeleri’ni inşâ eden Kâni Karaca, Anadolu’nun ağırbaşlılığını gönlümüzün sazından titreten Aşık Veysel, karanlık bir dünyada yaşamaya mahkum oldular.

    Cemil Meriç, gözlerini yaşamının doruklarına ulaşırken kaybetmiş. Gönül yarasından akan kanı bakın kağıt üzerinde nasıl şekillendiriyor: “Ölmek istiyoruz, dekorsuz, poz almadan. Batan bir güneş gibi değil, kaderin bileklerime taktığı prangalardan kurtulmak için ölmek. Mütevazı bir odada, süslü bir salona geçer gibi, realiteden tarihe geçmek, umrumda değil.”

    Sonra karanlık ruhuna bir mum yakıyor Cemil Meriç; “Ey karşısında vecdli saatler yaşadığım eski dostum kağıt. Ne zaman dertlerime kulak verecek, ne zaman kafamdakilere ortak olacaksın? Fikirler kelebekler gibi, onları hafızaya iğnelemeye kalkınca, bir toz yığını haline geliyorlar. Yazabilsem, benim de hürriyetim olacak. Belki yaşadığımı ve yaşamaya layık olduğumu hissedeceğim. Bu zavallı satırların hiçbir okuyucusu olmasa bile denize atılan bir şişe onlar. Belki dalgalar asırlarca sonra aşina bir ele tevdi edecek onu” diyerek duygularının ve düşecelerinin sınırsızlığını ifade ediyor.

Bir Cevap Yazın


Yanıt vererek Hizmet Politikası kabul etmiş olursunuz.