Vesayet kararı olmadan aylık bağlanması sürecinde yaşanan gecikme, incelemenin durdurulması ve çözüm için atılması gereken adımlar nelerdir?

Raporla
Soru

Lütfen bu soru ile ilgili eklemek veya paylaşmak istediğiniz düşüncelerinizi kısaca yazın.

Raporla
İptal

Vesayet kararı alınmadan aylık bağlanması amacıyla Kamu Denetçiliği Kurumu’na başvuru yapılmış, ancak ilk etapta geri gönderme kararı verilmiştir. Sürece müdahil olan bir yetkili, Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile görüşme gerçekleştirmiş ve görüşme sonucunda vesayet kararı olmaksızın aylık bağlanması yönünde işlem yapılacağı bildirilmiştir.

Sosyal hizmetler tarafından talep edilen belgeler eksiksiz şekilde teslim edilmiştir. Ancak ev incelemesi sırasında taşınma beyanı ve bakım sağlayacak kişinin bu durumda destek veremeyeceğini ifade etmesi üzerine inceleme durdurulmuştur.

Taşınma olmayacağı ve bakım desteğinin aynı binada sürdürüleceği bilgisi ilgili birimlere iletilmiştir. Sürecin takibi devam etmektedir.

Bu aşamada, vesayet kararı olmadan aylık bağlanması sürecinin yeniden değerlendirilmesi ve incelemenin devamı konusunda idarenin çözüm için atması gereken adımlar nelerdir?

Cevap ( 1 )

    0
    2025-10-07T14:30:36+02:00

    Lütfen bu cevabın neden rapor edilmesi gerektiğini düşündüğünüzü kısaca açıklayın.

    Raporla
    İptal

    Merhaba. Öncelikle şunu belirtmek gerekir; eğer kişi, sosyal hizmet il müdürlüğüne, hakkında vesayet kararı olmaması gerektiğine dair talep ve şikayetini içeren dilekçeyi vermeden Kamu Denetçiliği Kurumuna (KDK) başvurmuşsa, KDK, geri gönderme kararı verir. Geri gönderme kararının bir örneğini, başvuran kişiye bir örneğini de şikayet edilen kuruma gönderir ve kurumun, başvuru hakkında yanıtını içeren bilgiyi 60 gün içinde hem başvurana hem de KDK’ya bildirmesini ister. Bu durum, bir anlamda, kişinin, KDK aracılığı  ile kuruma başvurusunun yapmasını sağlar.

    Evde bakım aylığı ile ilgili mevzuata göre, engelli kişinin; bakımını üstlenerek aylık bağlanacak akrabası yok ise ya da akrabalarının yardımcı olmak istemiyor ise; engelli kişinin vasisine aylık bağlanır. Bu durumda, engelli bireyin vesayet altına alınması, bakım aylığının bağlanması için bir şart haline geliyor. Engelli kişinin, komşularından ya da arkadaşlarından birinin, engelli kişiye destek olması ve onun bakımını üstlenmesi mümkün olabilir. Ya da engelli kişi; bağımsız yaşama hakkı için kendisine kişisel asistan edinmiş olabilir. Evde Bakım Yardımı Yönetmeliği’nin 10’uncu maddesinde, engelli kişiye bakım hizmeti verilmesinde; “engelli birey, akraba ya da vasisi…” ifadesi yer almakta ve bakım kurumundan hizmet almayı kabul etmeyenler için evde bakım aylığı bağlanacağından bahsedilmektedir. Bakım kurumuna gitmesi, engelli kişiye nerede yaşayacağı hakkında bir tercih olarak sunulmaktadır ki, engelli bireyin, toplum içinde ve bulunduğu yerde yaşaması hakkına saygıyı, kendi hayatı hakkında; kiminle ve nerede yaşayacağı konularında kendi kendine karar vermesi yani kişinin özerklik hakkı; yok sayılmaktadır. Engelli kişinin, sırf akrabası yok diye vesayet altına alınıyor olması Birleşmiş Milletler Engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi’nin “Yasa Önünde Eşitlik” başlıklı 12’nci maddesine aykırıdır.

    Yasal düzenlemenin Engelli Kişilerin Hakları Sözleşmesi’ne aykırı olarak yapılması, uygulamada ayrımcılığın ve hak ihlallerinin yaşanmasına neden olmaktadır. Sırf engelli olduğu için ve sırf bakıma muhtaç engelli olduğu için, nerede yaşayacağına karar veremiyor olması ve akrabası olsun ya da olmasın kiminle yaşayacağını seçememesi; engelliliğe dayalı ayrımcılıktır. En kötüsü de bu ayrımcılığın, yasal bir dayanakla yapılıyor olmasıdır.

    Ülkemizde, engellilerin haklara erişiminde, vesayet altına alınmaları neredeyse keyfi bir biçimde ve yasal dayanakla uygulanmaktadır. Bazı engelli bireyler için; günlük yaşam aktivitelerini, akrabalarının yardımı ile yapıyor olması, kendisinin başkalarına bağımlı bir hayat sürmesi anlamına gelebilir. Bakım kurumunda yaşamayı, bir tercih olarak gösterilmesi ve kişinden, bir evrak üzerinde yazılı “özel ve resmi bakım kurumunda kalmayı kabul etmiyorum” cümlesini imzalayarak onaylaması, onur kırıcı olabilir.

    Evde bakım konusunda, Sözleşme’nin 12’nci maddesi değerlendirildiğinde; yasa koyucunun, engelliler için vesayet konusunu, engellilerin, ailelerinin ve onları temsil eden engelli örgütlerinin katılımıyla masaya yatırması ve Engelli Hakları Komitesinin .tavsiye ettiği gibi destekli karar verme mekanizmalarının geliştirilmesi gerekmektedir.

    Bizler bağımsız yaşama hakkı için en önemli aracın “kişisel asistanlık “olduğunu ortaya koyup bu konuda farkındalık geliştirmeye ve kişisel asistanlığın, finansmanı, usulleri ve esasları konusunda yasal zemin oluşturulmasına çalışırken; engellilerin vesayet altına alınması uygulaması devam etmektedir. Evde Bakım Yardımı Yönetmeliği, 2023 yılında yürürlüğe girerken, engelli örgütlerinin dahil edilmediğini açıkça ortaya koyabiliriz. Dahil edilen bir engelli örgütü var ise de; Sözleşme’nin 12’nci maddesi hakkında bilinçli olmadıklarını söyleyebiliriz.

    Engelli Hakları Komitesinin, Türkiye’ye gönderdiği 9 Nisan 2019 tarihli Nihai Gözlem Raporunun, Hükümet tarafından dikkate alınarak tüm ulusal mevzuatın Sözleşme’ye uygun hale getirilmesi zorunludur.

    Sorduğunuz engelli birey üzerinden şunu da söylemek mümkün: Sosyal hizmetler, bakım aylığının bağlanması için, engelli kişinin, vesayet altına alınmasını şart olarak öne sürmeye devam ederse, kişinin hukuki yola başvurması gerekebilir. Ne yazık ki hukuki süreç başlatmak, ekonomik güçlükler nedeniyle mümkün olmayabilir. Bu konunun bir ayrımcılık olması nedeniyle, ayrımcılık yasağının ihlal edildiği iddiası ile Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumuna başvuru yapabilir. Bu başvuru, ücretsizdir ve dava açmak için zaman aşımını durdurur. Diğer yandan engelli örgütlerinin, konu hakkında Sözleşme’ye uygun yasal düzenleme için baskı yapmaya devam etmeleri gerekir.

Bir Cevap Yazın


Yanıt vererek Hizmet Politikası kabul etmiş olursunuz.